Bağımlılık Tedavisi Sürecine Ailenin Katılımı Neden Önemlidir?

Bowen (1974) aileyi bir sistem olarak tanımlamaktadır. Buna göre, sistem bireyler arasındaki etkileşim ve ilişkilerden oluşmaktadır. Bu sistemi oluşturan aile üyeleri hem sistemi etkilemekte, hem de sistemden etkilenmektedir. Aile içerisinde görülen bazı sıkıntılar, yaşanan bir sorunun farkında olarak ya da olmayarak devam ettirilmesi ile bir kısır döngü halini almaktadır. Bağımlılıkta da çoğu zaman benzer bir döngü karşımıza çıkmaktadır. Örneğin, bağımlı bireylerin yakınları ailelerinin bir parçası olan bu kişilerin bağımlılığı nedeniyle hayal kırıklığı, üzüntü, suçluluk, utanç gibi duygular hissedebilmektedir. Diğer aile üyeleri sıklıkla bu duygularla baş etmekte zorlanmakta, bağımlı bireyi reddetmekte ya da bireyi cezalandırmak gibi bağımlılık tedavisine katkı sağlamayacak yöntemlere başvurmaktadır. Bu tür yaklaşımlar bağımlılığı, bağımlılık da bu davranışların tekrarını tetiklemektedir. Yani bağımlı bireyin davranışları diğer aile üyelerini, diğer aile üyelerinin davranışları da bağımlı bireyi etkilemektedir. Bağımlılık bu nedenle bir aile hastalığıdır ve hastalığın tedavisi, bir sistemin parçaları olan tüm bireylerin katılımıyla önemli ölçüde desteklenmektedir.

Çoğu zaman bağımlı bireylerin ailelerinin de maddi olarak, sosyal yönden ya da psikolojik anlamda bu durumdan etkilendiği görülmektedir. Örneğin bağımlılığın neden olduğu borçlar,  ailenin durumdan utanç duyması, iş kaybı, diğer aile üyelerinde gelişen depresyon ve kaygı gibi sorunlarla karşılaşılmaktadır. Tüm bunlarla birlikte, bağımlılık her ne kadar tüm aileyi ilgilendiren ve birlikte çözüm gerektiren bir sorun olsa da, aile üyeleri aile sistemini dengede tutabilmek için genellikle durumu inkar, rasyonelleştirme, sorunları küçümseme ve yansıtma savunma mekanizmalarını kullanır. Bir sistem olan aile var olduğu sistemi koruma, dengede kalma eğilimindedir. Bağımlılık tedavisi ise bir değişim sürecidir, bu değişim bağımlı bireyde olduğu kadar aile sisteminde de gözlenmektedir. Var olan sistemin dengede kalması ise değişimin önünde bir engel olarak karşımıza çıkmaktadır. Değişimin sağlanması için yaşanan duyguların kabulü, durumun üzerine düşünülmesi, sorunlar üzerine uygun şekilde konuşulması, bağımlı bireyle güven ilişkisinin yeniden inşa edilmesi gerekmektedir.

Diğer aile üyelerinin işlevselliği, aile yapısı, aile içi iletişim, ailenin bağımlılığa ve bağımlı bireye bakış açısı, aile üyelerinin birbirlerine karşı tutum ve davranışları bağımlılık tedavisinin önemli bir parçası haline gelmektedir. Çünkü aile sisteminde gözlenen değişim, tüm aile üyelerini bir şekilde etkilemektedir. Yapılan bir araştırma da bunu destekler şekilde, bağımlı bireyin madde kullanımını bıraktıktan sonraki süreçte kullanıma yeniden başlayıp başlamadığı konusunda aile ilişkilerinin önemli olduğunu göstermektedir. Araştırma sonuçlarına göre madde kullanımına tekrar başlayan bireylerin aileleri ile başlamayanların aileleri arasında bazı farklar bulunmaktadır. Temiz kaldıkları dönemin ardından madde kullanımına başlamayan bağımlı bireylerin aile üyeleri;

  • Duygularını daha fazla ifade etmektedir,
  • Başkalarının düşüncelerine ve bakış açılarına daha saygılıdır,
  • Madde kullanımı olan bireye daha fazla sorumluluk vermektedir,
  • Madde kullanımı olan bireye daha fazla güvenmektedir,
  • Aile üyeleri birbirlerine daha bağlıdır,
  • Aile içinde çatışmaya bağlı olarak daha az stres yaşamaktadır.

Bağımlı yakınları genellikle bağımlı bireyle yaşadıkları sorunları çözmeye çalıştıklarını ancak doğru yöntemi kullanmadıkları için bu girişimlerinin başarıyla sonuçlanmadığını aktarmaktadır. Bu noktada önemli olan sorun alanlarını belirlemek ve hedeflenen sonuca götürecek yolu bulmaktır. Bu sonuç, bağımlı yakınlarının tedaviye katılımı ve uzman desteği ile sağlanabilir. Bağımlılık konusunda ailelerle çalışırken 4 temel yaklaşım benimsenmektedir:

  1. Aile Uyumu: Aile üyeleri tedavi süreci hakkında bilgilendirilir. Aile uyumunun sağlanmasındaki amaç, danışanın tedavi sürecinde diğer aile üyelerinin de desteğini almaktır. Ailenin tedavi uyumu, çoğu zaman danışanın da uyum sürecini kolaylaştırmaktadır.
     
  2. Aile Eğitimi: Aile üyeleri, aile içi iletişim sorunları gibi konuların madde kötüye kullanımıyla ilişkisi ve bağımlılık gibi alanlarda bilgilendirilmektedir. Aile eğitimi bağımlılık yapan maddeler, bağımlılık süreci, ailelere düşen görevler, ailelerin duyguları, yaşanan çatışmaların çözümü, aile bireyleri arasındaki iletişim gibi konularda bilgilendirme yapılmasını kapsamaktadır. Yani bağımlı bireylerin ve ailelerin süreç hakkında bilgilendirilmesi ve bahsedilen alanlarda beceri kazandırmasını içermektedir.
     
  3. Aile Danışmanlığı: Bağımlı bireyle ilgili belirlenen sorunların aile üyeleri ile çözülmesini sağlamaktadır. Yaşanan sorunlar karşısında ne yapılması veya nasıl davranılması gerektiği konusunda ailelere danışmanlık yapılması, ailelerin yanlış müdahalelerde bulunmasını önlemektedir.
     
  4. Aile Terapisi: Aile üyelerinden birinin alkol veya madde kullanımına bağlı olarak, aile sisteminde oluşan işlev bozukluğu alanlarında kalıcı değişimler sağlamaktadır. Ailenin bağımlılık tedavisine karşı direnci, bağımlılığı bir aile sorunu olarak yeniden tanımlamayı, işlevsel olmayan ve tekrar eden aile yaklaşımlarının yerine daha uygun olanları koymayı öğreterek yeni beceriler geliştirilmesini içermektedir. Ayrıca sürece tüm aile üyelerinin katılımı, aile sisteminin yeniden yapılandırılması ve sistem değişiminin sağlanmasını mümkün hale getirmektedir.

Bu bilgilere paralel şekilde, madde bağımlılığı olan ergenler ile yapılan bir çalışmanın sonuçlarına göre, bağımlılık tedavisi için gerçekleştirilen bireysel terapi uygulamalarına ek olarak aile terapisi uygulanmasının ve bağımlılık konusunda aile eğitiminin bağımlı bireylerin madde kullanımını anlamlı ölçüde azalttığı ve tedavinin etkililiği artırdığı görülmektedir. Yapılan aile terapileri ve eğitimleri, her bir aile için özel şekilde düzenlenebileceği gibi aileler arasında etkileşim oluşmasına olanak sağlayan aile grupları oluşturularak da gerçekleştirilebilmektedir. Sıralanan bu yaklaşımlarla aile de tedavi sürecine dahil edilip gerekli alanlarda çalışıldığı takdirde tedavinin etkililiği artmaktadır.

Uzm. Klinik Psikolog İrem Adsever

Kaynaklar
Bowen, M. (1974). Alcoholism as viewed through family systems theory and family psychotherapy. Annals of the New York Academy of Sciences, 233(1), 115-122. Doi: 10.1111/j.1749-6632.1974.tb40288.x

Csiernik, R. (2002). Counseling for the family: The neglected aspect of addiction treatment in Canada. Journal of Social Work Practice in the Addictions, 2(1), 79-92. Doi: 10.1300/J160v02n01_05

Diamond, G., Godley, S.H., Liddle, H.A., Sampl, S., Webb, C., Tims, F.M. ve Meyers, R. (2002). Five outpatient treatment models for adolescent marijuana use: A description of the cannabis youth treatment interventions. Society fort he Study of Addiction to Alcohol and Other Drugs, 97(1), 70-83. Doi: 10.1046/j.1360-0443.97.s01.3.x

Isaacson, E.B. (1991). Chemical addiction: Individuals and family systems. Journal of Chemical Dependency Treatment, 4(1), 7-27. Doi: 10.1300/J034v04n01_02

Lavee, Y. ve Altus, D. (2001). Family relationships as a predictor of post-treatment drug abuse relapse: A follow-up study of drug addicts and their spouses. Contemporary Family Therapy, 23(4), 513-530. Doi: 10.1023/A:1013061230698

Lewis, R.A., Piercy, F.P., Sprenkle, D.H. ve Trepper, T.S. (1990). Family-based interventions for helping drug-abusing adolescents. Journal of Adolescent Research 5(1), 82-95. Doi: 10.1177/074355489051008

Nichols, M.P. (2013). Aile terapisi: Kavramlar ve yöntemler (1. Baskı). (O. Gündüz, Çev.). İstanbul: Kaknüs Yayınları.

Schäfer, G. (2011). Family functioning in families with alcohol and drug addiction. Social Policy Journal of New Zealand, 37(2), 135-151.

PAYLAŞ